ÇİFTLER İLİŞKİLERİNDE ETKİLİ İKTİDAR (GÜÇ) GİZLİDİR
Dr. İsmail YILDIZ
MD, MSc., Psikanalist.
Asociación Psicoanalítica Colombiana (APC), Federación Psicoanalítica de America Latina (FEPAL) ve International Psychoanalytical Association (IPA),ın asıl üyesiyim. çiftler ilişkilerinde.
Bu alandaki kitabımın bu bülümünü türkçeye çevirdim ve bazı yeni fikirler de ekledim.
Güç ilişkileri açısından en önemli bulgulardan biri, hemen hemen her zaman, onların gizli olduğudur, ya da inkar edilmesi veya ters olmasıdır. Güç veya iktidarın kimin elinde olduğunun görünür bir şekilde açıklanması çok istisnai durumlarda yapılır. Genel olarak, daha sık yetki ve karar verme gücü olan kişi, yasaları tanımlayan ve icra yapan üyesi (çiftin), bunları gizlemek için çalışır. Bu gücünü vurgulamayarak, eşinin duygularını incitmemeye çalışarak, diğerinde arkaik kastrasyon endişelerinin uyanmasını önler (veya önleyemez, diğeri epeyce aptal değilse). Kendi yönetimine karşı herhangi bir isyanı önlemek ister ve etkin bir gerçek gücünü korumak ister. Eğer, iktidarda olduğunu açık açık gösterirse, eşinde tepki yaratır ve iktidarı tehlikeye düşebilir. Böyle durumlar yoğun sadomazoşist ilişkiler içinde açık olarak yaşanabilir. Pratik hayatta, nerdeyse her zaman, gizli iktidar ve güç kullanıldığını, veya bunun inkar edildiğini ve hatta görünüşte ters olduğunu söyleyebiliriz. Mesela, bizim türk geleneklerine göre ıktidarın (sadece cinsellikten bahsetmiyorum, tabiiki o iktidar da gerekli!!) erkekte olması kabul edilir, veya bunun böyle görünmesi uygun bulunur. Böyle gürünen çok eşlerde, yatak odasında ve başka çok alanda kadınlar karar vermişlerdir, ve verirler (“Akıllı” kadınlardan bahsediyorum).
İktidar veya güç artık tarihte olduğu gibi icra edilmiyor, ne sivil toplumlarda ne de ailelerde: çok açık olarak iktidar gücünü gösterdiğinde sorumlanıyor ve gücü azalıyor (Son zamanlarda Türkiyede olduğu gibi; iktidarın açık açık söylenmesi ve gösterilmesi kışkırtıcı anlamlar ifade etmeye başlamıştır). Önceden böyle değildi. Eğer iktidar «akıllı» ise (veya eş yaşamında iktidarı olan erkek veya kadın akıllı ise), iktidarına devam etmek için kendisini mütevazı göstermeli, ve iktidarını gizlemelidir. Fazladan, iktidar, kendine atakları önlemek için, kendisini özgürcü ilan ediyor.
Yukarıda söylendiği gibi, çiftlerdeki iktidar (güç, yetki) mesajları paradokslarla ve çift bağlarla (doble bonds) (aynı zamanda ters fikirlerin ve/veya davranışların yaşanması diyeyim, kısaca) doludur. Çift hayatında sadece rasyonelleştirmeler kullanılmaz, özellikle duygusal faktörler ağır basar ve kullanılır!.
Kırsal bölgelerde ve geleneklerin yaşandığı sosyal sınıflarda, bilinçli ya da değil, iktidarın belirli bir şekilde dağılımı veya paylaşımı yaşanır. (Klinik Gözlem. 17).
Ama entelektüel sınıf ailelerinde “çift bağlar” dediğimiz mekanızmalar devamlı tatbik edilir. Bu mekanizmalarda söylenen özgürlükler ile mecburiyetler arasında devamlı çelişkiler belirir. Mesela: “Sen özgürsün, fakat…”, ve burada anlaşılmalı ki “Benim dediğim gibi davranmalısın, yoksa, aksi takdirde, beni sevmiyorsun demektir’, ve hatta “Eğer sen dediğim gibi yapmazsan, bir aptalsındır”..Bu mesajlar direk olarak söylenmiyor, dolaylı olarak, ima edilerek devamlı uygulanıyor. Aynı zamanda tek açık söylenen “Sen özgürsün” olandır. Bu çeşit genelleşmiş çift bağımlı iletişimler asıl iktidarın kimde olduğunu gizli tutmaya yarar. Eğer bu mekanızmalar keşfedilirse, bilinçli olarak farkına varılırsa, gizli iktidar kaybolur…
Bu tercümeyi bitirmeden, çift hayatlarında en çok rastlanan sadece iki “iktidarlık savaş alanı”ndan bahsedeyim. Birincisi, eskiden daha çok erkeklerin kullandığı (şimdi kadınlar da kullanabilir, dışarda çalışıp para kazanan kadınların oranı arttı) ekonomik güç ve iktidardır!. İkinci alan, ve genellikle kadınlar için çok büyük bir koz ve iktidar alanı olan, cinsel ilişkilerdir! Genellikle kadın, eşinden ve/hayatından memnun olmadığı zaman (bilinçli ve/veya bilinçsiz) eşine karşı cinsellik arzusu azalabilir veya kaybolabilir. Bazı durumlarda kadında bu arzular azalmasa bile, sadece eşine zevk vermemek için, bir çeşit intikam almak için, kendi zevkinden de vazgeçerek, eşiyle cinsel ilişkilerden uzaklaşır… Zaten, eğer bir çift «yatakta» anlaşamıyorsa, hayatlarının çok başka alanlarında da anlaşamadıklarını düşünebiliriz.
Şimdi çok daha nazik bir konu açacağım…Söyleyeceğim bu yeni fikirler çok kadını (bilhassa feminist olanlarını!) negatif olarak şaşırtabilir. Bazı erkekleri de pozitif olarak! Cinsel iktidarlık ve cinsel iktidarsızlık üzerine!!!
Kültürel başlangıç ve kültürel evrim insan biolojisine bağlı olarak doğmuş, gelişmiş, ve büyük ölçüde böyle devam etmektedir. Eğer erkek ve kadınların cinsel çalışma mekanızmalarını göz önünde bulundurursak, bir erkeğin çocuk yapabilmesi için «cinsel iktidar»ının olması gereklidir, şarttır. Aynı durum kadınlar için gerekli değildir. Zaten kadınlar için cinsel iktidar veya iktidarsızlıktan da bahsedilmez. Kadın cinsel ilişkiyi arzu etmese de, ondan zevk almasa da, hamile kalabilir. Büyük ihtimal bu biolojik-fiziolojik nedenlerden olmalı ki, kadınlarda rastlanan anorgazmi (orgazm olamamak) oranı erkeklerdeki cinsel iktidarsızlık oranından çok çok daha fazladır. Şimdi, «insan fiziolojisi ile insan psikolojisi arasında ne ilişki vardır?» diye sorabilirsiniz..Ve hatta «bunların yukarıda bahsettiğimiz gizli iktidar oyunları veya savaşları ile ne ilişkisi vardır?» diye de sorabilirsiniz.
İzah etmek zor, gene de bir deneyeyim (Bu konuyu çoktan beri düşünüyordum, fakat ilk defa kaleme alıyorum!). En iyisi önce geldiğim sonucu söyliyeyim, sonra da izah etmeye çalışırım. Yüzlerce, binlerce asırlardır, kadın cinsel iktidara gerek olmadan kadınlık biolojik görevini yaptığına göre (yani çocuk yapabilmek), aynı zamanda erkekler görevlerini yapabilmek için cinsel iktidara mecburen ihtiyaç duyduklarına göre, şimdiki yaşadığımız kültürel olarak ilerlemiş toplumlarda bile, erkeklerin PSİKİLOJİK İKTİDARA kadınlardan daha fazla «ihtiyaçları» var diyorum (bunu benim tez olarak kabul edelim).
Bu yönde şimdi de geçerli olan bir örnek vereyim. İç mazoşizmi yeterli olmayan bir erkek, eğer kadını (eşi) tarafından açık ve/veya gizli olarak psikolojik olarak ezilirse, yani psikolojik iktidarını kaybederse, çoğu zaman eşiyle cinsel alanda İKTİDARSIZLIĞA düşüyor (diğer kadınlarla değil)… Bu durum eşi ile çocuk yapmasını bile engelleyebiliyor (bazen tübde bebek yapıyorlar!). Aynı psikolojik duruma düşen bir kadın (psikolojik iktidarını kaybetmiş, açık ve/veya gizli olarak), eşiyle cinsel ilişkiyi pasif olarak (gönüllü, gönülsüz) kabul ettiği zaman hem kadınlık «görevini» yerine getirebiliyor, hem de anne olabiliyor.
Bu kısa açıklamamdan sonra, bu alanlarda «akıllı» kadınlar çok psikolojik alanda, erkeği ile olan ilişkilerinde, ders çıkarabilir…Zaten bazı kadınlar bu durumları iç sezgileri ile anladıklarından, eşlerinin iktidarına psikolojik destek olmuşlardır ve olurlar, «iyi sevmişlerdir» ve «iyi sevilmişlerdir», şiddete de uğramadan… Bu alanda Anadolu’da bir deyim vardı: «Kadın erkekle sidik yarışına girmesin»..Bunun mecazii anlamı daha fazladır!…Maddii anlamda, bildiğimiz gibi, eğer girerse, kaybeder!…
Başka bir ata sözümüzle bu kısma şimdilik bir virgül koyayım: «Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!»..
Anlaşıldığı gibi bu psikolojik “oyunlar” sadece çift üyelerinin farkında olmadıkları (bilinçsiz) ve iyi niyetle davrandıkları zaman etkilidir ve uygulanır.
Bu olgular kendi başlarına hiçbir patolojik karakter ifade etmez, ve bunlar kendilerini mutlu hisseden ve az çatışmalarla yaşayan nerdeyse bütün çift hayatında olan ve yaşanan mekanızmalardır. Bu ‘mutlu’ çiftlerde genellikle iktidar paylaşılır, ve herbirinin iktidarı oldukları alanlar vardır ve zamanla ve geekirse evrimleşirler. Funksiyonel olmayan ve çok çelişkisi ve çatışması olan çiftler de aynı mekanızmaları kullanırlar, fakat sert ve agresif (saldırgan) şekilleriyle, en azından ortaklarından biri için psikolojik şiddet ve yaralayıcı olarak kullanılır. Her durumda, iktidar ve güç ilişkileri ve “oyunları” duygusal faktörlerin üzerine kurulur, ve güç ilişkilerini gizlemeye veya maskelemeye katgıda bulunur veya yarar…
Çift hayatınızda mutluluk anları dileyerek,
Selam ve sevgilerimle…..
Eger bu konuda iihtiyaç ve/veya arzunuz varsa, benim email adresime, iyildiz07@outlook.com yazin. Yazinizda konsultasyon arama nedenini, duygusal, aile, is ve kisisel durumunuzu yeterli olarak açiklayin. Ayni zamanda, isminizi, soyadinizi, ya$inizi, yasadiginiz ülke ve sehri, email adresinizi, cep telefonunuzu yaziniz.
En kisa zamanda mailinize cevap yazarim ve devaminda ilk internet randevusunu belirleyebiliriz.
Psikanalize veya psikoterpiye baslama kararini ilk görüsmemizin sonunda beraber aliyoruz (frekans, sesyon saatleri, sesyon ücreti, vb.). Ihtiyaca, arzulara ve imkanlara göre haftada 4, 3, 2, veya 1 defa görüsebiliriz. Ilk konsultasyon için 180 000 $CO, veya 50 US dolari, veya onun es degeri ödenmesi gerekiyor. Sonraki sesyonlarin ücreti ilk konsultasyon degerinden daha az olabilir. Bogota’dan uzakta yasadiginiz takdirde ödemeyi PayPal ile veya Kolombiya’daki banka hesabıma yapabilirsiniz.
Mailinizi, iyildiz07@outlook.com adresimden,veya «Contactarme«‘den gönderebilirsiniz.
Selam ve iyi dileklerimle!
Para informarse y/o agendar su cita
La primera entrevista vale 180 000 $CO, o 50 dólares US. Sesiones siguientes pueden ser eventualmente menos que esta suma, según la situación de cada paciente. El pago puede hacerse a mi cuenta bancaria en Colombia o por PayPal.
En casos de pedir cita es recomendable informarme en el “Mensaje” de formulario su nombre y apellidos, el motivo de su consulta, su género, su edad, su ciudad y su país de residencia, su teléfono móvil y su WhatsApp si tiene, sus circunstancias afectivas, familiares, laborales y personales.
Yo responderé a su mensaje oportunamente y luego podemos concertar una cita para una primera entrevista.
Para más información ver CONTACTARME .